13 Aralık 2015 Pazar

Modern Samuraylar: Japon Tankları

Sanayi devrimini yakalayan tüm ülkelerin yaptığı gibi Japonya da 20. Yüzyılın başında tank üretimi gerçekleştirdi. İlk etapta Batılı teknolojileri kopyalayan Japonlar daha sonra kullanım amaçlarına ve ulusal stratejilerine uygun özgün tasarımlar yaparak ortaya kendine has araçlar çıkardı.

Dünya siyaset sahnesine 1800’lerde çıkan Japonya ondan öncesinde içine kapalı bir ada ülkesi olarak varlığını sürdürüyordu. 1853’te ABD’li amiral Komodor Perry’nin Tokyo Limanı’nı ziyareti sonrasında topraklarını ister istemez Batılılara açan Japonların önünde iki seçenek vardı: Sanayileşmek yahut sömürülmek. Onlar ilkini seçti ve diğer Asya ülkelerinin aksine hızlı bir şekilde sanayileşmesini tamamladı. Bu durum tabi ki hammadde ve yeni pazar arayışlarına sebep olarak Japonların çok sayıda savaşa girmesine neden oldu. Bir ada ülkesi olan Japonya bu nedenle donanma ve uçak gemisi ağırlıklı bir silahlanma politikası izledi. İlerleyen dönemde Çin’in işgali ve Sovyetler Birliği ile komşu olunması onları kara kuvvetlerini güçlendirmeye de zorladı.

Başlarda Birinci Dünya Savaşı yapımı İngiliz Mark V ve Whippet ile Fransız FT 17 ve NC 27 tanklarını kullanan Japonlar böylece 1925’te ilk zırhlı birliğini oluşturdu. 1930’lara kadar bu araçları baz alan tasarımlar da yaptılar ama bunlar prototip aşamasında kaldı. Dışa bağımlı oldukları çeliğin daha çok savaş gemileri için kullanılması yahut karacıların, denizcilere göre sözünün daha az geçmesi bu dönem tank üretilmemesine sebeptir. 30’lara gelindiğinde Kwantung Ordusu’nun Mançurya ve Moğolistan’da Sovyetler’le sınır anlaşmazlıklarına düşmesi ve yine bu ordunun ülke yönetiminde daha çok söz hakkına sahip olması tank üretimini gündemin ilk sıralarına taşıdı. Öte yandan Çan Kay Şek’in Çin Ordusu’na Avrupalılardan tank satın alarak zırhlı birlikler kurması da Japonları yerli tank üretmeye mecbur bıraktı.

Japonlar ilk olarak tankette adı verilen iki yahut üç kişilik hafif zırhlı araçlar üretti. Bu modellerde ana silah makineli tüfekti ve gözetleme, piyadeye destek gibi görev tanımları vardı. Daha sonra top monte edilmiş tankette ve orta tanklar da üretildi. Type 92 bunun ilk örneği oldu. İsmi, ağır zırhlı savaş aracı olarak da geçen Type 92’ler Japonların ilk özgün tasarımı oldu. Keşif ve piyade desteği amacıyla üretildikleri için ana silahı makineli tüfekti.



Tahkimli mevzilere saldırma, düşman topçusunun ateşine karşı koyma gibi daha zorlu görevler içinse orta sınıf bir tank olan Type 89’lar üretildi. Bu model, Japonların seri üretime geçen ilk tankı oldu. Mitsubishi tarafından üretilen aracın ana silahı 57 mm’lik kısa namlulu toptu ve iki adet makineli tüfeğe sahipti. Ağırlığı ise 14 tondu.



Yine bu dönemlerde çok taretli ağır tank protipleri de geliştiren Japonlar bu modellerin masraflı ve kullanışsız olduğunu erken farkederek seri üretime geçmeyi uygun görmedi. Japonların tankları ciddi şekilde kullandığı ilk çatışma Şangay Muharebesi’ydi. 1932’de Çin Ordusu’nun elindeki Şangay’a saldıran Japonlar şehre piyadeye destek amacıyla tank da soktu. Type-89’un yanı sıra Renault NC 27 de kullanıyorlardı ve Renaultlarda savaş sırasında arızalar görülürken Type 89’ların performansı oldukça tatmin edici oldu. Tabi ki bu durumda Çin birliklerinin elinde doğru düzgün tanksavar silahı olmamasının da etkisi büyüktü. Muharebenin ardından ordu birliklerinde Avrupa tanklarının kullanımı sonlandırıldı. Ancak bu durum ileride Japonlar için kötü sonuçlar doğuracaktı çünkü Batı’daki tank teknolojilerinin gelişimi konusunda habersiz kaldılar.

ACI TECRÜBE KHALKIN GOL MUHAREBESİ

Japonlar 30’ların sonuna kadar sadece Çin ile savaştaydı. 38’de meydana gelen Khalkin Gol muharebesinde Japon tanklarının Batılı rakipleri karşısında ne kadar yetersiz kaldığı ortaya çıktı. Japon İmparatorluğu’nun uydu devleti Mançu ile SSCB, Moğolistan sınırı konusunda sürekli ihtilafa düşüyordu. Bu durum nihayet Japon İmparatorluğu ve Sovyetler arasında sınır çatışmasından savaş boyutuna döndü. Japonlar o sırada yeni modeller de üretmişti. Type 95 Ha-Go hafif tank ile Type 97 Chi-Ha İkinci Dünya Savaşı’nda en çok kullandıkları model olmuştu ama Rus ve ABD tanklarına göre çok basit kalıyorlardı. Örneğin Chi-ha orta sınıf olarak geçmesine rağmen Alman (Panzer IV), Rus (T34) ve Amerikan (M4) muadillerine göre oldukça hafifti ve düşük ateş gücüne sahipti.


Type 95



Type 97 Chi-Ha


Khalkin Gol Savaşı’nda Sovyetlerin T-26 ve BT serisi hafif tanklarına karşılık Japonlarda Type 89, Type 97 Chi-Ha ve Type 95 Ha-Go modelleri vardı. Rusların 47 mm’lik topları rakiplerinin ince zırhlarını delmekte zorlanmadı. Ayrıca Japon tanklarının topları daha çok piyadeye destek amacıyla tasarlanmıştı ve hem kısa namluluydu hem de zırh delici bakımdan yeterli değildi. Bu muharebe, ağır kayıplar veren Japonlar için dönüm noktalarından biri oldu. Daha önce Sibirya’yı ve Asya anakarasını hedef alan Japon emperyalizmi burada aldığı yenilgiyle gözünü Pasifik ve Güneydoğu Asya’daki adalara çevirdi. Donanma hizibi bundan sonra yavaş yavaş ülkede yönetimi eline aldı. Yine de tanklarının yetersizliğini gördüklerinden müttefikleri Almanya’ya bir heyet gönderdiler. Bu heyet Alman panzer serisi tankları ve onların Fransa işgalindeki rolünü bizzat gördü. General Yamaşita önderliğindeki heyet Tokyo’ya döndüğünde kapsamlı bir rapor hazırlayarak orta sınıf tank üretimine ağırlık verilmesini önerdi. Başkentte o sırada donanma hizibi daha ağır basıyordu ve onların politikası uçak gemisi ve hava kuvvetlerine öncelik verilmesi yönündeydi. Sık ormanlarla kaplı Güneydoğu Asya ve Pasifik cephesi için tank savaşını pek olası görmüyorlardı. Ayrıca daha büyük tankları taşımak için inşa edilecek çıkarma gemileri de ekstra zaman ve maliyet anlamına geliyordu. Çin’de ise eldeki teknoloji zaten yeterli geliyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın ilerleyen yıllarında Japon İmparatorluğu eski model tanklarını yenilemediği için pişmanlık yaşayacaktı.

7 Aralık 1941’de Pearl Harbor’a saldıran Japon İmparatorluk Donanması bu operasyonu takiben Filipinler ve Malaya’da da taarruza geçti. Kara savaşı ağırlıklı bu saldırılar Japonların zaferiyle sonuçlandı. Özellikle Singapur’u ele geçirmek için yapılan operasyonda tanklar etkin bir şekilde kullanıldı. İngilizlerin sayıca yetersiz ve eski model tanklarını hava kuvvetlerinin de yardımıyla saf dışı bırakan Japonya, denizden ele geçirilemez denen Singapur’u tanklarıyla karadan fethetti. Filipinlerde ise Amerikalıların M3 hafif tanklarına karşı pek zorlanmadılar ve adayı tamamen kontrol altına aldılar. Savaşın ilk yarısında Japon tankları etkili olsa da ilerleyen dönemde M4’lerin savaş alanına gelmesi ve piyadelerin tanksavar silahıyla donatılmasıyla birlikte üstünlük tamamen müttefiklere geçti. Guadalcanal Muharebesi’nin kaybedilmesiyle başlayan Japonların savunmaya çekilme sürecinde tanklarının yetersizliği de ortaya çıktı.

Japonlar önlem olarak Chi-Ha’larda çeşitli geliştirmelerde bulundular. 57 mm’lik kısa namlulu topu 47 mm’lik ve zırh delici özelliği daha iyi olan bir topla değiştirmenin yanı sıra tankın taretini de geliştirdiler. Shinhoto Chi-Ha adı verilen bu model savaşın sonuna kadar kullanıldı fakat ABD’nin M4 tanklarına karşı yetersiz kalmaya devam etti. Ayrıca Chi-Ha’nın daha gelişmiş bir versiyonu olan Chi-He’ler üretildi. Silahları hemen hemen aynı olsa da Chi-He, Chi-Ha’dan daha kalın bir zırha sahipti.



 Bu sırada eldeki hafif tanklar ve tanketteler de Pasifik Adaları’nda savunma amaçlı kullanıldı. Sık ormanların verdiği gizlenme avantajını kullanmak isteyen Japonlar buna rağmen başarılı olamadı ve Amerikan deniz piyadeleri bazukalarıyla bu araçları kolayca imha edebildi. Tarawa, Makin ve diğer bir çok tropikal adada kullanılan hafif tanklar Amerikan deniz piyadeleri karşısında fazla varlık gösteremedi.

SAVAŞA YETİŞEMEYEN TANKLAR

İkinci Dünya Savaşı’nın nihai sonucunun belli olmaya başladığı 1944’te Japonlar artık ana karalarını korumanın derdine düşmüştü. Bu doğrultuda ciddi kara savaşları yapılacağını düşünerek Honshu, Hokkaido ve Kyushu gibi ana adalara konuşlandırmak üzere yeni tank tasarımlarına giriştiler. Bu modellerin çoğu hiç üretime geçmese de bazıları prototip aşamasına ulaşabildi. Kimi modeller ise üretime geçse bile düşman karşısına çıkamadı. Örneğin Type 3 Chi-Nu Amerikan tanklarına karşı koyabilecek kuvvette bir tanktı ama olası bir işgale karşı sadece ana karaya konuşlandırıldığı için herhangi bir çatışmada kullanılamadı. 75 milimetrelik güçlü bir topa sahip 19 tonluk Chi-Nu’dan ancak 160 civarında üretilebildi.



Japonya’da o dönem tüm ağırlık gemi ve uçak üretimine verildiğinden tanklar tamamen ikinci plana atılmıştı. Diğer taraftan ABD’nin Japonya’ya sattığı hurda demir ve çeliğin savaşın başından bu yana kesilmiş olması tank üretiminin istenen seviyenin altında kalmasına neden oldu. Japon tanklarının zırh kalitesizliğinin bir nedeni de demir-çelik sıkıntısıydı ve bu sıkıntı savaşın son bölümündeki ablukada çok daha ciddi şekilde hissedildi. Öyle ki Japonlar kendileri için önem taşıyan bronz heykelleri bile eritip savunma sanayii için kullandı.

Savaşın geri kalanında daha gelişmiş tanklar da üretildi ama sadece prototip aşamasında kaldı. Bunlardan biri olan Type 4 Chi-To gerçek anlamda orta sınıf bir tanktı. 24 tonluk ağırlığı ve ateş gücüyle Batılı muadilleriyle rahatlıkla baş edebilecek özellikteydi ama bunun için geç kalınmıştı. O da tıpkı Chi-Nu gibi savaşta kullanılmadı. 75 mm’lik uçaksavar topuyla donatılan Chi-To’dan şasi olarak 6 tane üretildi ve sadece 2 tanesi tamamlanabildi. Gerek hammadde yetersizliği gerekse müttefik bombardımanlarının üretim tesislerini imha etmesi nedeniyle bu kadar az sayıda üretildi. Chi-To 1-2 sene önce seri üretime geçebilmiş olsaydı hiç şüphesiz Alman panzerlerinin yaptığı gibi müttefikleri zorlayabilir ve kayıplarını artırabilirdi.




Prototip aşamasında kalan bir diğer model ise Type 5 Chi-Ri oldu. Japonya teslim olduktan sonra adalara çıkan Amerikan birlikleri daha önce görmedikleri büyüklükte bir Japon tankıyla karşılaştı. Ana topu henüz test aşamasında olduğu için monte edilmemiş bu devasa tank gemiyle ABD’ye götürüldü. Chi-To’nun daha gelişmişi olarak sayabileceğimiz Chi-Ri’de de 75 mm’lik Type 5 topu kullanılacaktı ama tek bir farkla: otomatik doldurucu… İlkel bir otomatik doldurucu sistemi tasarlanan Chi-Ri bu nedenle büyük bir tarete sahipti. Ayrıca bu topun dışında 88 mm’lik bir top da düşünüldü. Büyüklüğüne rağmen ağırlığı sadece 37 ton olan tankın bu nedenle zırhı çok kalın değildi hatta Chi-To ile aynıydı. Esktra olarak radyocunun olduğu bölümde 37 mm’lik ikinci bir topa sahip Chi-Ri için bazı kaynaklar Almanlardan teknik destek alındığını iddia etmekte. Bilindiği gibi savaşın sonuna doğru denizaltılar aracılığıyla Japonya’ya uçak modellerinin de olduğu birçok tasarım kılavuzu gönderilmişti.





DİĞER TASARIMLAR

Savaş boyunca çeşitli ihtiyaçlara göre tanklar dizayn eden Japonlar diğer ülkelerin kullandığı kundağı motorlu top ve tanksavar gibi geliştirmelere de gitti. Savaşın ilerleyen yıllarında Burma ve Filipinlerde kullanılan Ho-Ni 75 mm’lik topa sahipti ve müttefik zırhlılarına karşı oldukça etkiliydi. Ayrıca 150 mm’lik kundağı motorlu top Ho-Ro da tank birliklerinde kullanılan bir diğer modeldi.


Kaynaklar:
Japonya Asker Bir Ulusun İntiharı, Edin P. Hoyt

http://www3.plala.or.jp/takihome

www.militaryfactory.com

1 yorum: