21 Kasım 2011 Pazartesi

Antik Çağın Savaş Makinesi Phalanx

Milattan önce 300'lerde Makedonya'dan doğarak, bir ucu Balkan Yarımadası'na bir ucu İndus Vadisi'ne uzanmış bir imparatorluk. Bu imparatorluğa genç yaşına rağmen başarıyla hükmetmiş, önüne çıkan her zorluğu yenmiş, her orduyu mağlup etmiş, yolunun üzerindeki tüm şehirleri teslim almış ve köklü Pers İmparatorluğu'nu yıkmış bir komutan. Evet Büyük İskender ve onun kurduğu devasa ama ömrü kısa imparatorluktan bahsediyorum.

Peki bu kadar kısa bir süre içinde böylesine büyük bir imparatorluk nasıl kuruldu. Büyük İskender ülkesinin sınırlarını nasıl oldu da Afganistan dağlarına, Hindistan ormanlarına kadar ilerletti?



Bu soruya çeşitli cevaplar verilebilir. Genç İskender'in, babası II. Filip'ten kalan sistemli devletin gücünü kendi hedefleriyle birleştirerek Makedonya'ya dinamizm kazandırması, İskender'in çok başarılı bir taktisyen ve stratejist olması, Pers İmparatorluğu'nun kendi doğal sınırlarına ulaşması ve dolayısıyla onu yıkacak ikinci bir güç odağının oluşması vs... Bu cevapların hepsinde haklılık payı var. Ancak bana göre İskender'in başarısındaki en önemli etken II. Filip'in oğluna miras bıraktığı kuvvetli ve disiplinli Makedon Ordusu'ydu.

Bilinen dünyada neredeyse ayak basmadık yer bırakmayan Makedon Ordusu yaya ve atlı askerlerden oluşuyordu. Ordunun temel direği olan yaya askerlerin özünü ise phalanx dizilişi oluşturuyordu. Phalanx birlikleri, çağdaşı olan tüm askeri birliklerden daha iyi silahlara ve zırha sahip, daha güçlü, daha eğitimli ve en önemlisi daha disiplinliydi.

                                            
PHALANXIN ÇEKİRDEĞİ HOPLITELAR

Phalanxın kökeni Yunan şehir devletlerinin kullandığı hoplite denilen bir çeşit ağır zırhlı piyadeye dayanıyordu.



Hoplitelar Yunan şehir devletlerinde yaşayan soyluların oluşturduğu askerlerdi. Toprak sahipleri savaş ve işgal gibi durumlarda kendi zırhları, kalkanları ve silahlarıyla savaşlarda hazır bulunurdu. Örneğin 300 filminden hatırlayacağınız Spartalılar da hoplitedı. Bu askerler, o dönemde var olan diğer uygarlıkların askerlerine göre daha kuvvetliydi. Hoplitelar, öteki ülkelerin askerlerinin benimsediği vur kaç taktiği yerine ağır zırhları ve geniş kalkanları sayesinde yakın dövüş taktiğini uyguluyordu. Hopliteların eksi yönleriyse sadece bölgesel nitelikte askerler olmalarıydı. Yunan Yarımadası dışında pek görülmeyen bu askerler daha çok şehir devletlerini savunmak için görevlendiriliyordu. Hopliteların bir diğer eksi yönüyse Yunanistan'ın coğrafi durumundan dolayı süvari desteğinden yoksun olmalarıydı. Yunan Yarımadası kitle halinde at yetiştiriciliğine uygun bir yer değildi.


HOPLITELARA BİÇİM VEREN MAKEDONLAR

Makedon hopliteları ise görünüş olarak Yunan komşularından daha farklı ve savaş meydanında daha kullanışlıydı.



Makedon hopliteların en önemli farkı profesyonel asker olmalarıydı. Makedon çocukları küçük yaşlardan itibaren kışlalara alınarak askeri eğitimden geçiriliyordu. Böylelikle küçük yaşlardan itibaren birlikte yetiştiği arkadaşlarına karşı birlik ve beraberlik duygusu aşılanan askerler, temeli birlikte hareket etmeye dayanan phalanx dizilişini mükemmel bir şekilde uyguluyordu.

Phalanx hakkında daha fazla bilgi vermek gerekirse; Makedonlar, Yunanların bulduğu hoplite sistemini geliştirerek mükemmel duruma getirdiler. Yukarıda bahsettiğim eğitimden geçen askerler boyu 4 metreye kadar varan sarissa adı verilen mızraklarla donatıldılar.



Sarissa kullanan ve kademeli sıralar halinde dizilen hoplitelar geçilmez bir duvar haline geldiler. Böylece ön cepheden saldırı alması imkansız hale gelen phalanx dizilişini meydana getiren bu askerler, Makedonlar'a Yunan şehir devletlerine karşı çok büyük avantaj sağladı. Makedon phalanxların, Yunan hoplitelardan daha üstün olan eğitimleri, disiplinleri ve silahları, krallarının Yunan Yarımadası üzerinde hakimiyet kurmasının en temel öğelerinden biri oldu.




Phalanx düzenindeki askerler sarissanın yanı sıra kalkan da taşıyordu. Bu kalkanların asıl amacı askerin kendini koruması değil yanındaki arkadaşını korumasıydı. 4 metre boyundaki ağır mızrağı iki eliyle tutan bir askerin sağ kısmı boşta kalıyordu. Bu nedenle kalkanını sol koluna takan hoplitelar yanındaki arkadaşının gövdesinin sağ kısmını korumuş oluyordu. Çocukluktan beri birlikte eğitilen askerler bu kuralı mükemmel bir şekilde uyguluyordu. Phalanx birlikleri böylece savaşın en şiddetli anlarında bile düşman karşısında bozulmuyor ve disiplinini koruyabiliyordu. Büyük İskender Gaugamela Savaşı sırasında phalanxın disiplinini ve savaş moralini kullanarak düşmana karşı büyük avantaj sağladı. Phalanx birliklerini Pers kuvvetlerinin taarruzunu karşılamak için yerinde bırakan İskender, bütün süvarileriyle birlikte düşmanın merkezine yani İmparator Darius'a saldırarak Persler'in bozulmasını sağladı. Komutanı uzakta olan phalanxlar ise kendilerinden daha kalabalık düşman taarruzu karşısında disiplinleri ve tecrübeleri sayesinde bozulmayarak galibiyetin asıl mimarı oldu.



Phalanxı oluşturan hoplitelar sarissaların yanı sıra yakın dövüş için daha kısa mızraklar ve kılıç taşıyordu. Bu onları yakın dövüşte de yenilmez kılıyordu. Phalanx yavaş hareket eden bir görünümde olsa da birlikte mükemmel hareket edebildikleri için kitle halinde düşmana taarruz edebiliyordu. Okçulara, sapancılara ve peltast adı verilen vur kaç birliklerine karşı yeteri kadar hızlı hareket edemeyen phalanx, Makedonlar sayesinde bu sıkıntıyı da aştı.

Kuvvetli Trakya atlarından faydalanan Makedonlar çok kaliteli süvarilere sahipti. Companion adı verilen bu atlılar, cephede piyadelere çok yardımcı oluyordu.




Phalanxların kuşatılmasını engelleyen companion atlıları, Büyük İskender tarafından oldukça efektif kullanıldı. Genç hükümdarın meydan savaşlarındaki genel taktiği phalanxlarını merkezde tutarak companion süvarileriyle birlikte düşmanın merkezine ya da kanatlarına saldırmaktı. Açıkçası bu taktiklerle oldukça başarılı sonuçlar elde eden İskender böylelikle dünya dominasyonu için tüm şartları elde etmiş oldu.


PHALANX ASYA'DA

Ordusunun gücünü başarılı taktikleriyle birleştiren İskender, Pers İmparatorluğu'nu yıkarak sınırlarını bir anda İran topraklarına kadar genişletti. Phalanxlarının savaş gücü sayesinde İran dağlarında kalan son direnişleri de bastıran İskender, bu kez yerel halktan topladığı askerlerin de desteğini aldı. Doğu'nun kaliteli atlı okçularını ve menzil yaya askerlerini ordusuna katmaktan çekinmeyan İskender'in ordusunun ana unsuru hala hoplitelardı.

Coğrafı şartların Makedon Ordusu'nu zorlayacağı bölgelerde yerel unsurların yardımını alan İskender, doğulu hafif piyadeler sayesinde ilerleyişini sürdürdü. Karşısında neredeyse hiçbir güç kalmayan Makedonlar, sınırlarını Afganistan'ın Hindikuş Dağları'na kadar genişletti.

Geçtiği her bölgeyi etkisi altında bırakan Makedon Ordusu böylece phalanx sistemini İran, Sogdania ve Bactria'ya (günümüzdeki Afganistan toprakları) kadar yaymış oldu. Bu bölgelerde yaşayan yerli halkın çocuklarının da tıpkı Makedon çocukları gibi phalanx eğitimi almasını isteyen Büyük İskender böylece Batı'nın olduğu kadar Doğu'nun da hükümdarı olduğunu kanıtlasa da, bu karar Makedonlar ve Yunanlar arasında hoşnutsuzluk yarattı. Yıllardır düşman olarak bildikleri insanların kendileriyle aynı değeri görmesi Makedonları ve Yunanları şaşırttı ve İskender'e karşı cephe almalarına neden oldu. İskender buna rağmen projesini hayata geçirdi ve fethettiği yerlerdeki milletlerin çocuklarına phalanx eğitimi verilmesini sağladı. İskender'in kurduğu imparatorluğun parçalanmasını takiben satraplar tarafından kurulan krallıklarda, yerel unsurların ve Yunan kültürünün birleşiminden doğan hoplite çeşitleri ortaya çıktı.





Büyük İskender Hindistan'a girdiğinde artık ilerlemekten bıkan Makedon Ordusu'nda huzursuzluk artmaya başladı. Bu kadar ilerlemenin fazla olduğuna inanan hoplitelar geri dönmek istedi ve sefere devam etmek istemedi. Ordusunu dinlemeye mecbur kalan İskender, gümüş kalkanlı hoplitelara geri dönme emri verdi. Gümüş kalkanlı piyadeler ordunun en kıdemli askerlerini oluşturuyordu.



Gümüş kalkanlıları geride bırakarak güneye doğru ilerleyen Büyük İskender ve phalanx birlikleri günümüz Pakistan topraklarında bir Hint ordusuyla karşılaştı. Phalanxlar, Hydaspes Irmağı savaşı adı verilen bu muharebede savaş fillerine karşı büyük bir sınav verdi. Hintli kral Porus'un filleri karşısında büyük kayıplara uğrayan phalanxlar buna rağmen bozguna uğramadı ve düşmanını yenmeyi başardı. Çok kanlı geçen bu savaşta İskender ağır şekilde yaralandı ve atı öldü.




BİR DEVRİN BİTİŞİ

Ayak bastıkları topraklardaki tüm uygarlıkları etkileyen phalanxlar antik çağın tartışmasız en büyük savaş gücüydü. İskender'in ölümünün ardından ortaya çıkan irili ufaklı bir çok ülkede varlığını sürdüren bu savaş makinesi, üstünlüğünü birkaç yüzyıl boyunca devam ettirdi. Ta ki Roma Cumhuriyeti'nin kurduğu bir başka yenilmez güç olan lejyonerlerin ortaya çıkışına kadar...

Romalıların Akdeniz Havzasının egemenliğini ele geçirmek için çıkarları Yunan şehir devletleri ve Makedonlar ile çakıştığı anda lejyonerler ve phalanxlar da karşı karşıya geldi. Phalanxlara göre daha çok rollü şekilde eğitilen lejyon birlikleri hoplitelara karşı kesin sonuçlu zaferler elde ettiler. Hem vur kaç hem de yakın dövüşte başarılı olan, bunun yanı sıra disiplin bakımından da phalanx birliklerinden eksiği olmayan lejyonlar, efsanevi hopliteların üstünlüğüne son verdi.




Bilinen dünyayı yüzyıllar boyunca domine eden phalanx yavaş yavaş savaş meydanlarından silinmeye başladı. Büyük İskender ile gücünün doruğuna ulaşan ve yine İskender'in ölümüyle bir anlamda yetim kalan phalanxlar, çağının gerçek anlamda durdurulması imkansız savaş makineleri olarak tarihteki yerini ölümsüzleştirdi.

5 yorum:

  1. Vay be. Gerçekten güzel bir blog, hoplitler ve phanalax görsellik katılarak açıklanmış. Helal olsun valla.

    YanıtlaSil
  2. emeğinize sağlık çok güzel bir makaleydi

    YanıtlaSil
  3. Yorumunuz için teşekkürler. Beğendiğinize sevindim.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba blogunuzu izinsiz kullanabilmiş olabilirler mi?

    http://www.aksam.com.tr/yasam/buyuk-iskenderin-dunyaya-hukmeden-ordusu/haber-205088

    YanıtlaSil
  5. Elinize sağlık lejyonerler hakkında da bir makele bekliyoruz.

    YanıtlaSil